SÖYLEŞİ
Apiterapi ile Doğal Tedavi [1]
Dr. A. Timuçin Atayoğlu


 

Apiterapi nedir?

Dr. Atayoğlu: Apiterapi terimi “apis” (arı) + “therapia” (tedavi) kelimelerinden türetilmiştir ve bal, balmumu, polen, propolis, arısütü ve arı zehrinin sağlık amaçlı kullanımı şeklinde tanımlanabilir. Apiterapi ayrıca bu ürünlere karşı hassasiyet ve alerjik durumlarla karşılaşıldığında ne yapılması gerektiği gibi konular üzerinde de durmaktadır.

 

 

Apiterapiyle siz nasıl tanıştınız, nasıl bir apiterapi eğitimi aldınız?

Dr. Atayoğlu: Doğal tıp yöntemlerine ilgi duyan bir hekim olarak apiterapi ile karşılaşmam sürpriz değil. Batı’da Apiterapi kavramı uzun zamandır bilinmekte. Bu konuda çok sayıda bilimsel çalışma da yapılmış. Uzak Doğu’da daha ziyade geleneksel tıp kapsamında çok eskilere gidiyor. Bu konunun dünya çapında otoritesi kim diye araştırınca Çin’de yaşayan ve 80 yıllık ömrünün yaklaşık 50 yılını apiterapi çalışmalarına vermiş Prof. Fang Zhu[2] ismiyle karşılaştım. Kendisi ile yazışmalarımız sonucu eşimle birlikte yanına gidip eğitim almaya karar verdik. Batı dünyasından ilk öğrencileri olarak bizimle çok yakından ilgilendi. Eğitimimizi tamamlayıp döndükten sonra da diğer ülkelerdeki uzmanlarla irtibatımızı devam ettirdik. Dernek olarak bilimsel projelere katılıyoruz, uluslararası kongrelere katılarak eğitime devam ediyoruz.

 

Bal ve arı ürünlerinin sağlık üzerine etkileri nedir?

Dr. Atayoğlu: Balın; antibakteriyel, bağışıklık sistemini destekleyici ve enerji kaynağı olması yanında, yara tedavisinde faydalı etkisi bulunmaktadır. Antioksidan özelliği yanı sıra, fiziksel performans artırıcı ve prebiyotik etkisi ile sağlığa olumlu etkisi bilinmektedir. Dünyanın değişik yerlerinde apiterapi uzmanları belli durumlarda bazı balları özellikle tercih etmekte. Hindistan’da yanıklar için, Fransa’da yaralar için bal ilaç niyetiyle kullanılmaktadır. Balın yanında, zengin içeriğiyle “arı poleni”nin özellikle antioksidan özelliğinden ve besin değerinin yüksekliğinden bahsedebiliriz. Genelde tüm vücut hücreleri için “besleyici” özellikleri vardır. Önemli bioflavonidler başta olmak üzere pek çok madde içermekte olan “Propolis” özellikle bağışıklık sistemi üzerinde düzenleyici yani “immunmodülator” etkisi ile dikkat çekmekte. “Arı sütü”ne gelince, hücre yenileyici özelliğiyle, özellikle mikrobik durumlarda ve üreme sağlığını ilgilendiren rahatsızlıklarda kullanılmakta. Bu konularda bilimsel çalışmalar artmakta. Yakın bir tarihte insan sağlığında hangi ürünlerin nasıl kullanılabileceğini daha net ifade edebileceğimizi umuyoruz.

 

Arı zehri, tedavi amaçlı da kullanılıyor. Hangi hastalıklarda, nasıl kullanılıyor?

Dr. Atayoğlu: Bu konuda en iddialı alan özellikle osteoartrit gibi bazı kas-eklem hastalıkları. Ancak dediğimiz gibi bilimsel çalışmalar halen devam etmekte. “Arı zehri alerjisi” çok dikkatli olunması gerekli bir nokta. Daha önce böyle bir alerjisi olmayanlarda bile %2 oranında sonradan alerji oluşabileceği kabul ediliyor. Dolayısıyla biz böyle bir uygulama denenecekse klinik şartlarda ve bu konularda uzman hekimlerin gözetiminde olunmasını önermek durumundayız. Aksi takdirde hayati risk olabilir.

 

Bal ve arı ürünleri tüketirken nelere dikkat edilmeli?

Dr. Atayoğlu: En önemli konu alerji meselesi. Arı ürünlerini kullanacak kişilerin bu ürünlere alerjisi olmaması gerekir. Alerjik reaksiyonlar bazen insan hayatını tehlikeye sokabilecek boyutta olabilir. Özellikle ilk defa kullanılacaksa çok az miktarlarda denenmelidir. Kişinin sağlık durumuna ve kullanılacak ürünün içeriğine göre ne miktarda kullanılacağı değişebilmekte. Mümkünse bu konuda uzmana danışılmalıdır. Şeker hastalarının bal konusunda dikkatli olması lazım. Keza bazı yörelerimizde “deli balı” karışmış bal konusu da hassas bir konu. Uzmana danışılması gerekiyor. Apiterapi’de kullanılacak olan ürünlerin doğal, saf ve temiz olması çok önemli. Bal meselesinde tek konu sadece şeker karıştırılıp karıştırılmadığı değil. Çevrede tarım yapılıyorsa kimyasal ilaç kullanılmış mı, ya da arı hastalıklarına karşı nasıl mücadele edilmiş, sular temiz mi, kovan içi malzemelerin içeriği, ürünlerin saklanma şartları vs. hepsi önemli. Kısaca, mümkün olduğunca organik bal tercih edilmeli diyoruz.

 

Tıbb-ı Nebevî’de apiterapi uygulamalarından bahseder misiniz?

Dr. Atayoğlu: Tıbb-ı Nebevî konusu başlı başına bir uzmanlık alanı ve uzmanları varken konuşarak haddimi aşmak istemem. Ben şu kadarını söyleyeyim, gerek Kur’an gerekse hadis kaynaklarında konuyla ilgili bilgiler mevcut. Özellikle balda genel olarak bir “şifa” özelliği olduğu gayet net bildirilmiş. Apiterapi uygulamalarının kültürümüzdeki geçmişine baktığımızda, özellikle bal söz konusu olduğunda dini metinlerde bu şifa etkisinin vurgulanmış olduğunu görüyoruz.

 

Osmanlı’da doktorlar balı hangi hastalıkları tedavi etmekte kullanıyorlardı?

Dr. Atayoğlu: Osmanlı döneminde bal, farklı sağlık sorunları için bazı karışımlar olarak kullanılmış. Bu karışımların hazırlanması ile ilgili o dönemde kullanılan eski tıp eserlerinde ayrıntılı bilgiye rastlanabiliyor. İbni Sina’nın “El-Kanun fi’t-Tıb” isimli eseri, 18. yüzyıla kadar tıbbî otoritesini Avrupa’da olduğu gibi Anadolu’da da korumuştur. Klasik dönem Osmanlı tıp kitaplarından olan ve erken Anadolu Türkçesiyle yazılmış “Kitabu’l Müntehab fi’t-Tıp”, “Yadigar” ve “Kemaliyye” adlı eserlerde bal ile ilgili toplam 75 kadar uygulamaya yer verilmiştir. Balın yanı sıra bal mumu da ilaç terkipleri içinde yer almaktadır ve 1800’lü yıllara gelindiğinde Neşati yağı gibi birtakım özel karışımlar içerisinde kullanılmış olduğu görülmekte.

 

Apiterapi konusunda ülkemiz bugün ne durumda?

Dr. Atayoğlu: Günümüzde bal ve diğer arı ürünleri konusu modern tıbbın da ilgisini çekmekte. Son on yıldır sayıları az da olsa bazı akademisyenlerimizin konuyla ilgili kayda değer araştırmaları mevcut. 2012 yılında Erciyes Üniversitesi’nin “1. Uluslararası Katılımlı Bal ve Bal Arısı Ürünleri Fuar, Çalıştay ve Kongresi” ardından aynı sene İTÜ’de “Arı Ürünlerinin Sağlık Üzerine Etkileri” konulu bir sempozyum gerçekleşti. Dünyada uzun zamandır ilgi odağı olan konuyla ilgili Türkiye’de konuya ilişkin ‘kanıta dayalı’ bilgi paylaşımı ve kullanımına çalışan bir dernek bulunmakta. Dernek üyeleri ağırlıklı olarak tıp hekimi ve sağlık çalışanları olmakla birlikte, değişik bölümlerin akademisyenlerinden temsilcileri de Bilimsel Kurul üyesi olarak kabul etmekteyiz.

 

NOTLAR:

[1] Bu söyleşi, 24 Ekim 2014 tarihinde Gönül dergisi ile yapılmıştır. Gönül Dergisi, sayı: 38, EKİM 2014, İstanbul.

[2] Prof. Fang Zhu, merkezi Çin’in Jiangsu eyaletinde bulunan “International Apitherapy Healthcare and Bee Acupuncture Association”ın kurucusu ve başkanı, ayrıca “Prof. Fang Zhu Academy Apitherapy Institute”un başkanı.